Al GORE’u “İklim Krizi” filminde izlerken ve dünyamızın çevre sorunlarını anlattığı ve çok çalıştığı için daha sonra 2007 Nobel Barış ödülü alacak o adamı izlerken, kendi kendime bir Amerikalı gibi “Kahretsin, adam işi çok iyi biliyor” demiştim. Gerçekten de, hazırlanan grafiklerin kalitesi, bilimsel veriler ve bunları sunarken duygulara hitap etmek için ailesinden bahsetmesi, akla hitap etmek için sahneye bir forklift getirip grafikle beraber yükseltmesi inanılmaz sunum teknikleriydi. Yüzlerce kez yaptığı sunumu Dünya Anamızın can çekiştiğini anlatıyordu. İzleyince bu beceriyle Başkanlık seçimini nasıl kaybettiğine inanamadık, politik bir oyun olduğunu düşündük. Gerçekten de eskilerin dediği gibi anlatmak var, anlatmak var.
Öyleyse Al Gore kadar etkili sunum yapmak için karşınızda ipuçları:
1)Neden Sunum Yapmak İstiyorsunuz?
Neden yaptığınızı iyi anlamanız çok önemlidir. Başkalarına neden yaptığınızı açıklamanız o kadar önemli değil. Sizin ne yaptığınızı kesin bilmeniz çok önemli. Çünkü size verilecek öğütler herkes için değildir. Her sunumun amacı için özelleşmiş sunum teknikleri vardır.
Bir satıcı ile öğretmen farklı sunum metotları ve araçlarını kullanmak zorundadır. Çoğunlukla sunumu yapan “neden sunumu yaptığını” bildiğini düşünür. Ancak iyice irdeleyince temel nedenin detayları harika ipuçları verebilir. Mesela siz bilgilendirici bir sunumu, hatalı bir şekilde bir politik sunum gibi hazırladığınızı ancak bu özdeğerlendirme ile görürsünüz.
Sorulabilecek diğer önemli soru, “Bu sunuyu sizden başkası aynen yapabilir mi?” Eğer yapabiliyorsa bu işi biraz orta karar yaptığınızı düşünebilirsiniz. Ne zaman ki o sunuyu ancak ve ancak sizin yapmanız gerektiğini söylüyorsa izleyiciler işte o zaman sununuz mükemmmel olmuştur ve nedeninize en uygun sunudur.
2) KİME VE KAÇ KİŞİYE SUNUM YAPACAKSINIZ?
İnanın tüm diğer teknik ayrıntıların dışında, en önemli, “evet en önemli” detay budur. Bütün emekleriniz boşa çıkabileceği gibi, bu maddeyi iyi planlayarak müthiş başarılı da olabilirsiniz.
Soru şu: Siz kime hitap edeceksiniz?
Sizi dinleyecekleri siz mi seçeceksiniz,
başkaları mı seçecek ya da
tesadüfen duyup gelenler mi izleyecek?
Sizi izleyecek olanlar genç mi,
orta yaşlı mı,
enerjik yaşlı mı
Kadınlar ağırlıkta mı,
yoksa erkek egemen bir topluluk mu,
karma mı,
çocuklar mı,
bir vakıf mı,
yönetim kurulu mu,
iş arkadaşlarınız mı,
olası müşterileriniz mi yoksa
belli bir meslek grubumu?
İzleyiciler Türk mü, Japon mu, Amerikalı mı,
Bu konu web sitesi tasarlayanlardan reklamcılara, medyadan her çeşit iletişimciye kadar herkesin en çok bilmek istediği, ilk sorması gereken sorudur. Hedef kitlenin demografik dağılımı.
“Neden bu kadar önemli?” derseniz, aşağıda üzerinde duracağımız nasıl giyineceğinizden, yapacağınız esprilere, vereceğiniz örneklere ve hatta sunumda kullanılacak yazıitipi, resim ve renklere kadar herşeyi bu madde belirler.
Eğer bu madde önemsiz diyorsanız yani siz müşterinize göre sunum yapmıyorsanız, herhalde evlerin mutfağında füzyon enerjisi üretmenin inanılmaz bir yolunu buldunuz demektir. İster dinlesinler, ister dinlemesinler diyecek kadar da rahatsınız. Ya da “Ben amirim, öğretmenim vb. Mecburlar beni dinlemeye” diyorsunuz demektir ki, her iki durumda da bu makalenin daha müthiş insanlara hitap ettiği kesindir.
Sizin de tahmin edeceğiniz gbi en karışık senaryo, kendileri isterlerse gelecek olan ve demografik olarak, karma gruplara sunum yapmaktır. İnanın sizle hiç ilgisi olmayan pek çok dinamiği dengelemeye çalışan bir ip cambazı gibi soğukkanlı olmanız gerekecektir.
3) SUNUMU NEREDE YAPACAKSINIZ?
Soru garip mi? Oysa profesyonel sunum hazırlayanlar, ya kendileri, ya ekipleri önceden gelip sunum yapılacak odayı, salonu, oditoryumu hatta stüdyoyu incelerler. Bu neden önemlidir? Sözlü sunumlarda ses düzeneği ön sıranın kulaklarını sağır etmemeli, arka sırada oturan rahatça sizi işitmeli görebilmeli ve bilgisayar sunumlarında harflerin ve görsel her çeşit malzemenin büyüklüğü en arkadaki kişinin okumasına göre ayarlanmalıdır. Bu daha detaylı olarak aşağıda yeralıyor. Bunun dışında elde CD - DVD ile sunum için geldiğinizde bir aksilik olmaması için sununun önceden orada denenmiş olması gereklidir.
Eğer hareket edebilen sandalye, koltuk gibi yerlere oturacaklarsa en güzel yerleşim U düzeni denen şekildir.
4) SUNUMU NASIL YAPACAKSINIZ?
Oturacak mısınız?
Ayakta mısınız?
İzleyicilerin arasında mı olacaksınız
Bir seminer şeklinde mi olacak?
Çalıştay / workshop gibi mi olacak?
Bütün bunlar sunumun yapısını belirler. Bir Çalıştay yapıyorsanız insanlar vereceğiniz talimatlara göre gruplar halinde çalışacaksa, birşeyler üreteceklerse sunumunuz mutlaka modüllerden oluşan parçalı bir bütünlük halinde olmalıdır.
Sunumu tek başınıza mı yapacaksınız bir kaç kişi mi olacaksınız? Bir kaç kişi varsa mutlaka provalarla uyum sağlamış olmalısınız.
Sunumu yaparken konuşacak mısınız? Yoksa izleyicilerle beraber izleyip sonra mı konuşacaksınız? Ya da hiç konuşmayacak sunuyla başbaşa mı bırakacaksınız?
Yapılacak en ciddi hatalar sunumu yapanın her slaytı veya elindekini okumasıdır. Lütfen asla okumayın. Sunum yaparak iletişim kurmakla haber sunmak arasındaki fark budur. Siz konuşması gerekensiniz. Elinizde belki hatırlatma notları olabilir ancak temelde tüm odağınız izleyicilerin gözleridir. Onlarla bağınızı koparmayın.
5) SUNUMA GİRİŞ
Bu bir dosya da olabilir. Piyasa da az bulunan bir eğlence cihazı olabilir. Bunu konuyla bağlantılı olarak hazırlamanız şaşırtıcı olacaktır.
6) SUNUMDA OLASI SORUNLAR
DUYGUSAL SORUNLAR
Heyecan, kaygı, el terlemesi, sesin çatlaması, hafıza kayıpları, bedende donakalma gibi duygusal karmaşa yaşıyorsanız bu çok normaldir. Bunu kabul edin. Büyük hatiplerin bir çoğu bunu yaşamıştır ve heyecanlanmayan bir konuşmacı aşırı monotondur. Heyecanlandığınızda her çeşit sakinleştirme girişimi daha beter yapacaktır durumu.
Sahnede sunum yapmak, hatta bazen açığınızı arayan bir grupla, çatışmadan, bir sunumu tamamlamak, sadece insan sevgisi ve özgüvenle olur. Ancak kibirle değil. Herkes sizin ünvanlarınızı biliyor zaten. Bunları göze sokar gibi anlatmanın tek yararı kendilerini rahatsız hissetmeleri olur.
Dolayısıyla aşırı heyecanı gidermek için, bir sunu öncesi sizi dinleyeceklerle el sıkışın, gözlerine bakın. Onlar sizin kardeşiniz, anneniz babanız veya arkadaşlarınız olabilirdi. Ama temelde insanlar hiçbirisi kusursuz değil ve sahnenin heyacanlandırdığını elbette onlar da biliyorlar ve belli ölçüde tolerans gösterebilirler.
Heyecanlıysanız hemen sunuya girmeyin. Tebessüm edenlere karşılık verin. Özellkle en sevdiğiniz izleyicilere arada bir bakıp özgüven toplayın. Ancak sunuyu bazı kişiler gibi sadece o kişiye yapmayın. İzleyicilere o anda büyük bir olayla karşılaştıklarını ve gerçekten de sizinle müthiş bir saati ya da iki saati paylaşacaklarına inanın. Bunu onlara sunmaya geldiniz. Hayatlarını değiştirmeyecekseniz neden yapıyorsunuz ki bu işi
ÜNLÜ SAHNE IŞIKLARI
Eğer bir salonda izleyicilere hitap ediyorsanız, çakan fotoğraf flaşları ve aydınlatma ışıkları bazı yerlerde halkın yarısını görmenizi engeller. Lütfen bu duruma alışmak üzere sahneye çıkmadan önce gidip bir ışık kaynağı bulun ve ona gözünüzü alıştırmak için aralıklarla bakın. Gözbebeğiniz daha hızlı küçülüp büyüyecektir. Bu metodu profesyonel moda fotoğrafçıları da modellerin flashla göz kırpmasını önlemek için öncü flaşlarla alıştırarak sağlarlar.
Bunu yaptığınızda sahneye ilk çıkışınızda gözleriniz körelmiş halde merdivende takılmazsınız. Sahnenin ortasına kadar yürürken daha sakin olmanızı sağlar.
Sunum yaptığınız yer aşırı güneş alıyorsa, perde yoksa yerinizi değiştirmenin imkanı da yoksa yaratıcılığınızı kullanın. Ancak kesinlikle şartlara yenilmeyin. Ayakta izleyiciler varsa cam önlerine taşıyın onları ve nazik bir şekilde davet edin “Bana yakın olmak isteyenler lütfen buraya gelsin” gibi.
SİNİRLİ VEYA KÖTÜ NİYETLİ İZLEYİCİ
Unutmayın ki siz o anda herkese hitap ediyorsunuz . O tek kötü niyetli ve size hakaret eden, açığınızı arayan kişiye bağırdığınızda, hele hele mikrofonlarla bunu yaptığınızda müthiş bir tablo çizersiniz. İzleyiciler kendilerine bağırıyormuşsunuz gibi huzursuz olur. O kötü niyetli kişinin saldırıları ile başa çıkmak giderek güçleşir. En güzeli, sizin en önce soruyu hiç ama hiç kesmeden sabırla iyice dinlemenizdir. Sonra soğukkanlılıkla cevaplayın ve polemiğe girmeyin. Ayrıca bu gibi durumların çok uç noktalara taşınabileceğini bilerek, desteğine güveneceğiniz bir güvenliğin ve yardımcı yöneticinin olması baştan planlanmalıdır. Olay kontrolden çıktığında topluluğun desteğini alın ama olayı lütfen lince çevirmeyin.
TEKNİK ARIZA
Bilgisayarın takılması, sunumun yarım kalması, elektrik kesintisi veya hava koşulları gibi ani nedenlerle sunumunuz bozulursa elinden sahne araçları alınmış bir sihirbaz gibi paniğe kapılmayın. Gayet rahat başka bir etkinliğe geçin ve hiç yakınmayın. Siz çalışırkan bu sorun düzeltilebilir ve yine geri dönersiniz. Eğer çözülmezse de çok fazla eğilip bükülüp kızarıp bozarmayın var gücünüzle verebileceğinizin en iyisini verin. Sizin bu samimi çabanız karşılıksız kalmayacaktır.
Hareketsiz durmayın. Bu size suikast yapmak isteyenlerin ve domates fırlatacak olanların işini kolaylaştırmaktan başka işe yaramaz! Şaka bir yana, gözü yormayacak bir hızda hareket etmek, hem sunuya dinamizm katar, hem salonun her yerine yaklaşmanızı sağlar ve hem de vücudunuzu gevşetir.
Hangi renkler birbiriyle uyumlu görmek için Colourlovers sitesinden yararlanabilirsiniz. Aşağıda zamanında büyük ressamların bulduğu uyumlu renkler var ki çok işinize yarayacaktır.
http://www.colourlovers.com/blog/2007/06/20/color-inspiration-from-the-masters-of-painting/
Bir çok sunum sorulara zaman kalmadan biter. Bu iyi değildir. İzleyicilerin bir bölümü sadece sorularını sormak için gelmiştir. Onlardan bu fırsatı almanız moral bozucu ve hayal kırıklığı uyandırıcıdır. Ancak soru kısmını, anlamsız zorlamayla, “size ayıp olmasın”, “salondaki genel müdür ne kadar zeki olduğunu görsün” diye sorulacak sorularla boğulacak kadar da uzatmamak gerekir. Sunumunuızun sonuna doğru ilgiyi hissedersiniz. Sunu başlarken yaklaşık bir değer verdiyseniz ona uyun. Söylemediyseniz ve sunum renksiz soluksuz geçtiyse, kimse soru sormayacak gibi duruyorsa, “şimdi soru zamanı” deyip öylece tek başınıza kalakalacağınıza “Süremizi aştık ben 10 dk. daha soru sormak isteyenler için buradayım” diyerek güzel bir teşekkürlerle bitirin. Bazı uzmanlar ise aniden “sorusu olan var mı şöyle harika duyulmadık birşeyler” diye sormanın dinleyicileri krize sokarak sessiz kalmalarına neden olacağını iddia ediyor!
Unutmadan! Sunumunu asla soru cevap ile bitirmeyin. Bu bölümden sonra, şık tazeleyici ve neler paylaştığınızı çok çok özetleyen, çok ama çok kısa etkileyici bir sonuç konuşması yapıp teşekkür etmeyi unutmayın.
Korkmayın bırakın sizi değerlendirsinler. Böylece gelişecek ve kapasitenizi daha iyi kullanacaksınız.
Olası değerlendirme sorularınız:
1) Sunuya izlemeye kendim geldim, şirket yolladı,
2) Konuşmacı alanında bilgi sahibiydi.
3) Sunu akıcıydı
4) Zaman yeterliydi. Konuşmacı süreyi iyi kullandı.
5) Bilmediğim şeyleri öğrendim.
6) Konuşmacıya öneriler
7) Bir başka sunusuna gitmek isterim. Beden dilini iyi kullandı
9) Telaffuzları yerinde dili anlaşılırdı
Kaynakça:
http://www.cdromdata.com/tr/product_detail.asp?proID=6
http://www.effectivepresentationskills.com
http://www.the-eggman.com/writings/keystep1.html
http://www.etsu.edu/edc/EDC%20Training%20Handouts/Effective%20Presentations%20Skills.ppt
http://www.businessweek.com/smallbiz/content/dec2006/sb20061220_144107.htm?campaign_id=rss_topStories